mecburiyetten yalan yere yemin etmek ne demek?

Mecburiyetten yalan yere yemin etmek, İslam hukukunda üzerinde durulan bir konudur ve bu durumun farklı boyutları bulunmaktadır. Temel olarak, kişinin canını, malını veya namusunu kurtarmak gibi önemli bir zararı önlemek amacıyla yalan yere yemin etmesi durumu ele alınır. Bu durum, "zaruret" veya "ıztırar" hali olarak değerlendirilir.

  • Zaruret Hali: https://www.nedemek.page/kavramlar/zaruret%20hali İslam hukukuna göre, bir kişinin canı, malı veya namusu gibi temel değerlerine yönelik ciddi bir tehdit varsa ve bu tehdidi bertaraf etmenin tek yolu yalan yere yemin etmekse, bu durum zaruret hali olarak kabul edilir. Bu durumda, daha büyük bir zararı önlemek amacıyla daha küçük bir zarara (yalan yemine) müsaade edilebilir. Ancak, bu durumun sınırları ve şartları oldukça sıkıdır.

  • Hukuki Sonuçları: Mecburiyet altında yalan yere yemin etmenin hukuki sonuçları, yemin edilen konunun niteliğine ve yalanın etkilerine göre değişir. Örneğin, bir mahkemede şahitlik yaparken can güvenliği tehdidi altında yalan beyanda bulunmak ile günlük bir konuşmada yalan yere yemin etmek arasında fark vardır. Genel olarak, zaruret halinde yapılan yalan yemin, mümkünse telafi edilmelidir. Kişi, yalan beyanının etkilerini düzeltmeye çalışmalı ve tövbe etmelidir.

  • Dini Açıdan Değerlendirme: Dini açıdan bakıldığında, yalan yemin büyük bir günahtır. Ancak, zaruret halinde yapılan yalan yemin, diğer durumlara göre daha hafifletici nedenlere sahip olabilir. İslam alimleri, bu tür durumlarda "iki zarardan ehven olanı" ilkesini göz önünde bulundururlar. Yani, daha büyük bir zararı önlemek için daha küçük bir zarara katlanmak caiz olabilir. Bu durumda, kişinin niyeti ve içinde bulunduğu durum büyük önem taşır.

  • Tövbe ve Telafi: Mecburiyet altında yalan yere yemin eden kişi, bu durumdan dolayı pişmanlık duymalı, tövbe etmeli ve mümkünse yalan beyanının etkilerini telafi etmeye çalışmalıdır. Ayrıca, Allah'tan af dilemeli ve bir daha böyle bir duruma düşmemek için gayret göstermelidir.